Tarihin derinliklerinden gelen belde, Safranbolu
Safranbolu'da Karadeniz'in batısından esen rüzgar safranla karışmış kokusunu getirir tarihin. Antik çağlardaki haliyle İyonyalı tarihçi ozan Homeros'un İlyada Destanı'na ‘Paflagonya’ olarak geçmeyi başarmış. Sayısız uygarlığa yurt olmuş Anadolu'nun kuzey batısına doğru ilerledikçe insanı saran farklı havanın tam kalbinde duruyor Safranbolu.
19. Yüzyılın son dönemlerinde bugünkü ismine kavuşan Safranbolu,tarih buyunca çeşitli isimlerle anılmış. Bölgedeki yerleşime dair yazılı ilk belgeler Bizans dönemine dayanmakta. Çeşitli bulgulardan ve belgelerden elde edilen bilgiye göre Safranbolu Bizans döneminde Dadybra olarak anılmaktaymış. Selçuklular toprakları ele alınca Zalifre olarak değişen adı Türk beylikleri ve Osmanlı hakimiyetiyle Borglu ve Borlu halini almıştır. Belli bir dönem ‘ Zağfiran-ı Borlu’, ‘Zağfiranbolu’ ve ‘Zafranbolu’ olarak söylenen adı toprağında çok yetişen ve dünya üzerinde oldukça değerli bir baharat ve gıda boyası olarak tüketilen safran bitkisinden gelmektedir.
Bölge Türklerin eline geçene kadar buraya Hititler, Frigler, Lidyalılar,Persler, Pondlar, Romalılar hakim olmuş. 1196 yılında Selçuklu sultanı II. Kılıçarslan'ın oğlu Muhiddin Mesut Şah döneminde hakimiyet Türklük kazanmıştır. Daha sonra Çobanoğulları ve Candaroğulları'nın eline geçen topraklar 1423 tarihinde Osmanlı Kültürü ile bezenmeye adım atmış.
Osmanlı kültürü Safranbolu'ya ince ince işlenirken, ilçe ekonomik anlamda en parlak dönemlerini yaşamıştır. İstanbul – Sinop arasında gidip gelen kervanların uğramadan geçemedikleri bir konaklama durağı haline gelen konumuyla ticaretin canlılığını artırarak yerleşimi ikiye bölünmüştür. Yerleşim aynı kentte bir kışlık diğeri yazlık iki kesimde biçimlenmiştir. Kışlık evlerin bulunduğu çarşı; dericilik, demircilik, bakırcılık,yemenicilik gibi faaliyetlerle ticaretin yapıldığı yerdir. İş alanları Osmanlı'da “Lonca Çarşısı” adını verdikleri bugünkü adıyla “Yemeniciler Arastası”nda toplanmıştır. Yazlık evler ise, bağ ve bahçeler arasında sayfiye yeri konumunda bulunan Bağlar'dadır.
Hem bulunduğu bölgedeki hem de Anadolu genelindeki ticari önemini günümüze kadar koruyan Safranbolu, önceleri Bolu ve daha sonra Kastamonu Sancağı'na bağlı kazalardan meydana gelirken 1927 yılında Zonguldak iline bağlanmış. Sonraları Ulus, Eflani ve Karabük bucakları Safranbolu'dan ayrı ilçeler olmuşlar. Karabük'te demir - çelik endüstrisinin kurulmasıyla bu ilçe gelişip il olunca Safranbolu’da Karabük iline dâhil edilmiş.
Üzerine yerleşimin 3000 yıl öncesine dayandığı düşünülen bu yerin özellikle mimari dokusuyla artan kültürel önemi 1976 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Kentsel Sit Alanı” olarak koruma altına alınmasıyla vurgulanmıştır.
1994 yılında UNESCO tarafından istisnai ve evrensel kültürel varlıkları bakımından Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır. Koruma altındaki eser sayısı 1131'dir. Evleri mimari özellikleriyle oldukça büyük ilgi görüyor.
Anadolu'da farklı bir doku olarak canlılığını koruyan bu ilçe binlerce yıllık tarihi ile günümüze taşıdıklarını sunarken üzerinden gelip geçen uygarlıkları birçok ögeyle bizlere hatırlatıyor. Barındırdığı tarihi eserler; coğrafi konumun getirisiyle, sahip olduğu doğal güzellikleriyle renklenip canlanıyor. Zamana sinen safran kokusuyla burada tarihin etkisinde kalmamak mümkün değil.