Kız Kulesi'nin Hikayesi, Kız Kulesi Efsaneleri
Kız Kulesi, İstanbul'a yelken açan veya İstanbul'u ziyaret eden herkes için tanıdık bir simge yapıdır. Bu ikonik kule, Boğaz'ın güney girişinde, Üsküdar'ın hemen açıklarında küçük bir adacığın üzerinde yer almaktadır. Dördüncü yüzyıla kadar uzanan zengin ve ilgi çekici bir tarihe sahip, mit ve efsanelerle çevrili bir yapıdır.
Kız Kulesi Tarihi
Kız Kulesi, Üsküdar sahilinin sadece 200 m açıklarında yer almaktadır. Kulenin tam olarak ne zaman inşa edildiğini kesin olarak belirlemek zor olsa da, mimari tarz, kulenin MÖ 340 yıllarına kadar uzandığını gösteriyor.
Kız Kulesi'nin erken dönem tarihi belirsizdir. Tarihçiler, Kyzikos'taki deniz zaferinin ardından adacığın eski Atinalı general Alcibiades tarafından emredilen gemiler için bir gözetleme istasyonu haline geldiğine inanıyor. Bizans İmparatoru Alexius Comnenus daha sonra adada, Konstantinopolis'in Avrupa yakasındaki benzer başka bir kuleye bağlanan bir savunma duvarı ve ahşap kule inşa etti. Bu taş duvarın sualtı kalıntıları bugün hala görülebilmektedir. 1453 yılında Konstantinopolis'in fethi sırasında kule Bizans garnizonu olarak kullanılmıştır. Daha sonra Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı Türklerinin gözetleme kulesi olmuştur.
Osmanlı'nın Konstantinopolis'i fethinden sonra, kulenin yerini 1721'de çıkan bir yangında yıkılan ahşap bir yapı aldı. Daha sonra 1763'te önde gelen bir mimar, taş bir versiyonun yeniden inşası için görevlendirildi ve 1829'dan itibaren bina, 1829'da karantina istasyonu olarak kullanıldı. kolera salgını. Sultan II. Mahmud zamanında ünlü hattat Rakim Efendi tarafından mermere tuğrası işlenerek yeniden onarılan kuleye 1857 yılında bir fener ilave edilerek deniz feneri yapılmıştır.
Kız Kulesi uzun bir geçmişe sahiptir ve birçok amaç için kullanılmıştır. 1963'te James Bond filmi From Russia With Love'ın arka planında yer alan kule, 1998'de yine Bond filmi The World Is Not Enough'da yer aldı. Bugün Kız Kulesi, eski Osmanlı başkentinin muhteşem manzarasını sunan popüler bir turistik cazibe merkezidir. Aynı zamanda bir müzedir ve giriş katında geleneksel Türk yemekleri sunan bir restorana sahiptir. Özellikle günbatımında etkileyicidir.
Kız Kulesi Efsaneleri
Hero ve Leander ( Leandros ) efsanesi
Türkiye'deki pek çok yer mit ve efsaneye konu olmuştur ve Kız Kulesi de bir istisna değildir. Leander's veya Leandros Tower olarak adlandırılan kuleyi duymuş olabilirsiniz, bu, Hero ve Leander'ın antik Yunan efsanesine atıfta bulunmaktadır. Leander ( Leandros ) adında bir gencin kulede yaşayan Hero adlı bir rahibeye aşık olduğu söylenir. Hero, sevdiği kişiyi adaya götürmek için her gece bir ateş yakardı. Bir gece, şiddetli bir fırtına sırasında yangın söndü ve Leander'in yolunu kaybedip boğulmasına neden oldu. Hero o kadar kederliydi ki kendini kulenin tepesinden attı. Leander Kulesi olarak anılmasının nedeninin bu olduğunu söylüyorlar.
İmparatorun Kızı
Başka bir efsaneye göre bir kahin, bir imparatora sevgili kızını 18. yaş gününde bir yılanın ısıracağını ve kızın öleceğini söylemiş. İmparator, kehanetin sözlerinden korktu, bu yüzden kızının doğum gününden önce, onu yılanlardan korumak için adaya bir kule inşa edilmesini emretti. Doğum günü geldi ve imparator kızına egzotik bir meyve sepeti hediye etti. Sepetten zehirli bir yılan çıkacağını ve tıpkı falcının tahmin ettiği gibi kızını ısıracağını bilmiyordu. Bazıları, kulenin Kız Kulesi olarak bilinmesinin nedeninin bu olduğuna inanıyor.
Battal Gazi Efsanesi
Bir başka Türk Kız Kulesi efsanesi ise Seyyid Battal Gazi ile ilgili. Battal Gazi, dönemin İslam Halifeliği Harun Raşid komutasındaki İstanbul kuşatmasına katılır. Battal Gazi, Üsküdar'da kalmaya devam ederken, etrafını sarmadan sonuç alamayan İslam ordusu geri çekilir. Çünkü tekfurun kızına aşıktır. Ancak Üsküdar tekfuru, imparatorun izniyle kızını kuleye hapsederek Battal'dan koparmaya çalışır. Bunun üzerine Seyyid Battal, bir gece Kızlar Kulesi'ne basarak hem tekfurun kızını hem de evdeki hazineleri alır. Ünlü, "Atı alan Üsküdar'ı geçti." tabirinin bu efsaneye dayandığı söyleniyor.
Selçuklu Sultanının Kızı
Bu hikayeye göre Selçuklu sultanlarından biri, rüyasında çok sevdiği kızın bir yılan tarafından ısırılıp öleceğini görür. Vesveseyi kapan padişah, kızını kuleye yerleştirir. Kendisi dahil hiç kimsenin kuleye girip çıkmasına izin vermeyecek. Özel borulara su ve süt bile dökülür. Yıllar sonra sultan hanım hastalanır. Genç kız, o gün bilinen en iyi doktor tarafından zar zor iyileşir. Bir de üzüm sepeti de dahil olmak üzere pek çok yerden hanımlara padişah hediyeleri gönderiliyor. Üzüm sepetine saklanan yılan o gece genç kızı zehirledi ve öldürdü.